Bilgi kirliliği içinde herkes kendince bir yol tutturmuş gidiyor. Neyin doğru neyin yanlış olduğunun hiçbir hükmü yok. Önemli olan herkesin kendince bir doğrusunun olması…
Doğrunun tek olduğunu bile bile, üstüne basa basa
Hiçbir yanlış bir engele takılmıyor. Bırakın siyaseti, ikili ilişkilerde bile cümleler emir kipli. Kendindeki kusurları göremeyenler, karşısındakilerin kusurunu aramaya odaklı ön yargılarıyla hiç artısı yokmuş gibi, ya da eksileri artılarını da götürürmüşçesine görmezden geliniyor. Derler ya zihin sen neyi görmek istersen onu gösterirmiş diye tam da işte öyle bir şey.
Bu kadar kişisel çıkarlar içerisinde laçka olmuş duygularla ve bilgilerle beyinleri yakılan vatandaş doğal olarak eğriyi doğruyu bir türlü göremiyor. İki gün önce doğru olarak kabul edilenler iki gün sonra tüm geçerliliğini yitirebiliyor. Hal böyle olunca da doğal olarak vatandaşın kafası karışıyor.
Herkes her şeyin en iyisini biliyor. Depremden sonra hepimiz sismolog, selden sonra doğal afet uzmanı, toplumsal sorunlarda sosyolog, şehir sorunlarında Yerel Yönetim Uzmanı, Dışarıda strateji Uzmanı, içeride siyaset bilimcisi oluyoruz. Ama hep iş işten geçtikten sonra, Göçük olduktan sonra ya da deprem yaşandıktan sonra uzman olmanın kime ne faydası var. Her şey olup bittikten sonra başlıyor bizim uzmanlığımız.
Herkesin her konuda bir fikri var. Konunun ya da sorunun ne olduğunun hiç bir önemi yok. Hatta bu konuda söz verilmesine de gerek yok. Ben demiştimcilik almış başını yürümüş.
Barzani referanduma gider, yorum hazır.
İstifa eder, yorum hazır,
- Dış odaklar efendim dış odaklar.
Suriye topraklarında terör ve ölüm kol gezer, anti militarist kesilir, mülteci sorununa gelince, Suriyelileri istemiyoruz. Haykırışları,
Merkezi yönetim kendi içerisinde revizyona gider, yerel yönetimlere istifa çağrısı yapar, hemen başlarlar demokrasi ve milli irade çağrısı ya da vurgusu yapmaya, sonra döner aynı yerel yönetimi beceriksizliğinden ötürü topa tutar. Şehrin hizmet alamadığından dem vurur, yapılan projelerin aksaklığından dert yanarlar. Çünkü her konuda söyleyecekleri bir şeyleri vardır. Tutarcılık önemli mi? sanki…
Yeni bir parti kurulur, eski siyasetçilerden, istifa çağrısı yapılanların istifa ettikten sonraki durakları bu parti olur açıklaması yaparlar, diğer taraf tanda istifa edene yeni parti çatısı gösterilir. Sonra yine durum aynı ‘Ben Demiştim’
Hoşça ve Dostça Kalın…